

anlaşılmaz.
Bugün halen Boğazın sahilleri, örneğin Beşiktaş ve Kuruçeşme arası Devlet dinlenme evi, Mahkeme binası, bilmemne oteli, Reina, Sortie, Arena, ve birçok panolar ile kapatılmış durumda, ama kimsenin gıkı çıkmamaktadır. Zaten şehrin en güzel yerleri, Salıpazarı’ında, Haydarpaşa’da gümrük depolarıyla kapatılmış. Vatandaşın denizi görmesi sanki haram. Yarının bilinçli kuşakları bunlar ne aptal adamlarmış
diyecekler. Camileri ve bazı tarihi eserleri yok sayarsanız, ne yazık ki şehrimizin mimarî bir kimliği yok.
Taksim Kışlası hakkında iletişim dostlarımız arasında bazı yazışmaları ve sunumları birbirimize gönderdik. Bu da onlardan biri. İnsanımız öğrendikten sonra isterse fazlasını araştırır.
HADİ ASİTANELİOĞLU
TAKSİM KIŞLASI-TAKSİM TOPÇU KIŞLASI-TAKSİM STADI
Ali Kırca'nın 30.04.2005 Tarihli Makalesi
Evet, bu bina nerede?
Moskova'da mı? Viyana'da mı? St.Petersburg'ta mı? Köln'de mi? Prag'da mı? Budapeşte'de mi?
Bina çok görkemli ve çok güzeldi. Gerçek bir sanat eseri.. Bir mimarlık şaheseri... Lakin, kimse nerede olduğunu bilmiyordu işte... Fotoğrafı gösterdiklerimiz arasında belki bir gün görürüz diye, binanın bulunduğu şehri sorup soruşturanlar da hatırı sayılır orandaydı. Ne yazık ki bu hiçbir zaman mümkün olmayacaktı. Çünkü bu bina hiçbir yerde değil. Ya da... "Artık" değil... Böyle bir bina yok artık. Vardı. Ama yıkıldı. Yıktılar... Bu bina İstanbul'daydı. İstanbul'un göbeğindeydi. Taksim'deydi. Bugün Taksim gezisi olarak anılan parkın yerinde; bir zamanlar bu görkemli ve harikulade yapı yer alıyordu. Asıl adı Taksim Topçu Kışlası'ydı. Ama "yaşadığı" dönemlerde Taksim Stadı olarak biliniyordu. Futbola meraklı olanların "efsane" gibi dinleyip okuduğu "tarihi maçlar" ın çoğu bu statta oynanmıştı.
Maçlar; dikdörtgen olarak inşa edilmiş "Kışla"nın ortasındaki avluda yapılıyordu.
Yalnız futbol maçları değil, başka dallardaki spor karşılaşmaları, hatta sanat gösterileri...
Türk Milli Takımı, tarihindeki ilk maçı bu statta 26 Ekim 1923 günü Romanya ile yapmış ve 2-2 berabere kalmıştı. Fenerbahçe'nin işgal yıllarında İngilizlerle oynandığı "meşhur" maçlara Taksim Stadı tanıklık etmişti. Galatasaray, Romanya Milli takımını bu statta 7-4 mağlup etmişti.
Galatasaray'la Fenerbahçe arasındaki ezeli rekabette, taraftarlar; yıllarca "o" avludaki toprak sahanın etrafında coşturmuşlardı takımlarını. (Azımsamayın; 6-7 binlik seyirci kapasitesi vardı stadın...) Sonra İstanbul Fransız bir mimarın ellerine teslim edildi. 1937'den 1950'ye değin, İstanbul'un yeni çehresine imzasını atan Henry Prost'un ilk işi Taksim Kışlası'nı yıktırmak oldu.
Yerine gezi parkı yapılacaktı. Gitti mücevher değerindeki o güzelim bina... Gün geldi yanına, sıradan bir Kültür Merkezi, yeri geldi karşısına devasa bir otel dikildi. Taksim'e uluslararası bir şöhret ve kimlik taşıyacak bir "sembol" binanın yerine, meydan sıradanlaştırıldı. Siz olsanız benim yerimde, canınız sıkılmaz mı; siz olsanız cumartesi günkü köşenize bu resmi koymaz
mısınız çift sütuna? Mimar arkadaşlarla konuştum. Sadece bu resimlerden yola çıkarak bile bina, aynı yapı malzemesi ve aynı dokuda yeniden ve tıpatıp inşa edilebilirmiş. Ama keşke hiç yıkılmasaydı! Yanındaki sıradan Kültür Merkezi'nin yerine, avlusunun açık hava tiyatrosu
ve gösteri merkezi; avluyu çevreleyen binadaki odaların "localar" ve galeriler olduğu muhteşem bir "Kültür Sitesi" olabilirdi Taksim Kışlası... Nostalji maçları da cabası...
Diğer fotoğraflar için.. Bakınız;
http://tr.netlog.com/deniztumer/photo/setid=474...-
Bugünkü Taksim Parkı'nın yerinde 1921 - 1939 arasında var olan Taksim Kışlası'nın avlusunda yapılan İstanbul'un ilk stadı. Osmanlı döneminde uzun yıllar I. Topçu Alayı'nın elinde kaldı. İstanbul'un işgali sırasında önce Senegalli askerler burada kalırken, daha sonra Rus göçmenlerin at yarışları düzenlediği bir mekan oldu.Futbola karşı artan ilgi ve bu kışlanın karşısındaki Talimhane alanında yapılan maçların topladığı büyük kalabalık, o sıralarda bir spor dergisi yayımlamakta olan Çelebizade Said Tevfik Bey'i Taksim Kışlası'nın avlusunu bir stadyum haline getirmeye teşvik etti.1921'de açılan stad, bazı Türk kulüp idarecilerinin uyguladığı boykot yüzünden Said Bey'in elinde daha fazla kalamadı.Said Bey stadı Bork adlı bir Maltalı işadamına devretmek zorunda kaldı.Özellikle Türk takımlarının İngiliz ve Fransız işgal kuvvetlerinin takımlarıyla yaptıkları maçlar büyük ilgi gördü.
Taksim Meydanı'nın düzenlenmesi de Lütfi Kırdar döneminde yapıldı. Meydanın Şişli tarafında bulunan Taksim Kışlası'nı yıktırarak Halaskargazi Bulvarı'nı Taksim'e bağladı. O dönemde stadyum olarak kullanılan ve İstanbul'un en zarif tarihi eserlerinden biri olan Taksim Kışlası'nın yıkılmasının hata olduğunu yıllar sonra kabul etti. Buradaki stadyumu kaldırdı, ardından da Dolmabahçe Stadyumu'nu yaptırdı.
Henri Prost, 1874 yılında doğup 1959 yılında ölen Fransız bir mimar ve kent tasarımcısı. 1936 yılında İstanbul Belediyesi tarafından Türkiye'ye davet edilmiş, kendisinden İstanbul için bir 'imar planı' hazırlaması istenmiş. Prost, 1937 yılında İstanbul için yaptığı 'Nazım Plan'ı tamamlamış. Yaptığı imar planı ve öngördüğü ilkeler 1938 yılında belediye tarafından 'İstanbul ve Beyoğlu Cihetleri Nazım Planını İzah Eden Rapor' başlığı altında yayınlanmış. Plan 1950 yılına kadar uygulanmış. Prost Planı, İstanbul için 'geometrik dokulu bir yol ağı, ağaçlandırılmış geniş bulvarlar, bitişik düzenli yüksek apartmanlar' öngörmüş. Gümüşsuyu Caddesi'nin, Atatürk Bulvarı'nın, Beyazıt, Aksaray ve Eminönü meydanlarının yeniden düzenlemesi, Talimhane apartmanları, Şişhane Yokuşu, Tepebaşı 'korniş yolu', Harbiye, Osmanbey, Nişantaşı ve Maçka'daki düzenlemeler bu plana göre yapılmış. O çehreyi Prost Planı tasarlamış. Taksim Kışlası'nın yerini İnönü Gezisi'nin alması da Prost'un fikriymiş.
İstanbul'un ilk stadı bugün Taksim Gezi Parkı'nın olduğu yerde bulunan Taksim Kışlası'ydı.
1. Topçu Alayı Kışlası olarak inşa edilen binanın iç avlusu stad olarak kullanılıyordu. Türk milli futbol takımı ilk maçını bu stadyumda Romanya ile oynamıştı. Ayrıca güreşte ilk milli karşılaşma olan Balkan Güreş Şampi-yonası, ilk milli atletizm karşılaşması olan Balkan Atletizm şampiyonası, ilk milli bisiklet yarışması olan Türkiye- Bulgaristan yarışı ve binicilikte ilk milli karşılaşma olan Türkiye-Bulgaristan yarışı burada yapılmıştı.
Türk futbol tarihinde ilk gece maçı 9 Eylül 1933'te saat 21.00'de Taksim Kışlası stadında
oynanmıştı. Fenerbahçe-Beyoğlu arasındaki maçı, saha kenarına dikilen direkler arasında sallandırılan donanma ampulleri aydınlatıyordu. Maçı Fenerbahçe 4-2 kazanmıştı. Göz gözü görmeyen bu maçtaki ilginç taraflardan biri de Fenerbahçe'de ileri derecede miyop olduğu halde gözlüksüz oynayan 3 futbolcunun olmasıydı. Taksim Stadı 1939'da yıkılarak yerine İnönü Gezisi Parkı yapıldı.
Abdurrahman ŞEN (alıntı)
Sayın Ali Kırca , Sabah gazetesindeki köşesinde 30 Nisan`da `Bu bina nerede?` diye bir soru soruyordu. Yazısının orta yerine, soruya mevzu binanın iki ayrı fotoğrafı da konulmuştu. Sayın Kırca , `evet, bu bina nerede?` diye sorarak başladığı yazısında, fotoğrafı gösterdiği dostlarından hiç kimsenin olumlu cevap veremediğini anlatıyor, hatta bazı dostlarının, `…belki bir gün görürüz diye, binanın bulunduğu şehri sorup` soruşturduklarını da ekliyordu. Sonrasında `ne yazık ki bu hiçbir zaman mümkün olmayacaktı` diye de ekliyordu haklı olarak… Merak uyandıran binamızın; bu gün `Taksim Gezisi` olarak anılan bölgedeki `Taksim Topçu Kışlası ` olduğunu, Türk Milli Futbol takımının ilk resmi maçını o mekanda oynadığını da
hatırlatıyordu Sayın Kırca . Ve diyordu ki; `Sonra İstanbul Fransız bir mimarın ellerine teslim edildi. 1937`den 1950`ye değin, İstanbul `un yeni çehresine imzasını atan Henry Prost `un ilk işi Taksim Kışlası`nı yıktırmak oldu. Yerine Gezi Parkı yapılacaktı.` Evet… Artık `eski` olarak anılan `Taksim Topçu Kışlası `nın arsası `İnönü Gezisi` olmuştu. 26 bin metrekarelik yeşil sahası olan bu mekanı düzenleyen Henry Prost idi de… Düzenleten, şehri bir Fransız `ın insafına teslim eden/ler kim/ler/di? Prost `un İstanbul `a yaptıkları `Taksim Topçu Kışlası `nı bir gece dozerlerle yıkmaya başlayıp, yerle bir edip geçmesinden ibaret değildi elbette. Aynı kışlanın, Elmadağ yönüne bakan köşesindeki zarif kışla mescidinin varlığını da unutmamak lazım sanırım! Evet, Sayın Ali Kırca … Fransız mimar Prost `un başkaca marifetlerine zemin hazırlayanlar; `İstanbul `u modern bir şehir yap. Osmanlı `dan iz kalmasın!` minvalli bir istekte bulunmuş mudur acaba? Bulundularsa, bu talebin etkisi olmuş mudur acep? Ve tabii o zaman suç aslen Fransız olanda mıdır yoksa kültürüne `Fransız ` olanlarda mıdır? Üzerinden 15 gün geçti ve bekledim… Sayın Kırca , Henry Prost adını verdiği gibi… Yani… O tarihi güzelliği ve emaneti yıkan
mimarın adını verdiği gibi yıktıranların da adını verir mi diye bekledim. Mesela, dönemin valisi ve belediye başkanı, dönemin tek partisinin şehirdeki tek temsilcisi olan Dr. Lütfi Kırdar `ın adı gibi! Sadece `sonuçla` ilgili olmanın eksikliğini gidereceğini bekledim yani. Şehrin `modernleşmesi`kalıbı içinde nice tarihi eser de `Taksim Topçu Kışlası `nın akıbetine uğradı. O gün olanlara bu gün hayıflanırken, sadece Prost `un kulaklarını çınlatmakla kalmamalıyız diye düşünüyorum.
***************
Taksim Topçu Kışlası Osmanlı Devleti'nde, savaşlarda alınan yenilgiler üzerine, 17. yüzyıldan itibaren Avrupa örnek alınarak askeri alanda ıslahat çalışmaları yapılmıştır. Islahatlar sonunda savaşlarda başarı da sağlanınca hızla eğitim veren okullar açılmıştır. Taksim Topçu Kışlası da bunlardan biridir. Kışla, Taksim Meydanı'ndan Harbiye yönüne giden cadde üzerinde yer almaktaydı. 19. yüzyılda Sultan Abdülmecid zamanında (1839-1861), Tophane Müşiri Halil Paşa yönetiminde yapılmıştır. Kışlanın mimarisi, dönemi yansıtan gösterişli ve anıt denebilecek bir yapı olmuştur. İki yanında Hint ya da Kremlin mimarisi özelliğinde kubbeler taşıyan
kuleleri bulunmaktaydı.